• Cum. Mar 28th, 2025

1.İSTİRDAT DAVASI KAVRAMI
Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrinde itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibine rağmen, (maddi hukuk bakımından) borçlu olmadığı kanısında bulunabilir. Borçlu olmadığı kanısında bulunan borçlu, borçlu olmadığını tespit ettirmek için icra takibi devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabilir ve bu menfi tespit davasında hiç değilse icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı alarak, aleyhine devam etmekte olan icra takibinin durdurulmasını ve menfi tespit davasını kazanınca da icra takibinin iptalini sağlayabilir.
Borçlu, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. Bu halde, borçlu, ancak istirdat davası açabilir; icra takibinde ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için, ilamsız icra takibi yapamaz.
Borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde, bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması nedeniyle borç (alacaklıya) ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir.
1.1 İstirdat Davasının Tanımı
İstirdat sözlük anlamı bakımından “geri verilme, geri isteme” manasına gelmektedir. İstirdat davası ise, haklı bir neden olmaksızın mal kazanımından doğan ve kazanılan malın geri alınmasını amaçlayan davadır.
1.2 Genel Bilgiler
İstirdat davası, İİK’nda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir. Yalnız istirdat davasının şartı icra hukukuna dayanmaktadır: borçlunun, borçlu olmadığı bir parayı icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması. Dolayısıyla kişi ancak cebri icra tehdidi altında yapmış olduğu ödemeyi geri isteyebilir, bunun dışında icra takibinde ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesini isteyemez.
Yargıtay, İstirdat davasının hukuksal yapısını şu şekilde açıklamaktadır;
“Bilindiği gibi; geri alma davası, icra hukukunun bir kavramı olmasına rağmen uyuşmazlığın maddi hukuk yönünden çözümleyen bir yoldur (davadır). Bir eda davası olan bu dava nitelikçe (sebepsiz iktisap davası)’na benzemektedir. Ne var ki, burada borçlu Borçlar Kanunu md. 62’de öngörülen ilke hilafına “kendini borçlu sanarak hataen ödeme yaptığını ispatla yükümlü değildir”.
Bir eda davası olan bu dava nitelikçe (sebepsiz iktisap davası)’na benzemektedir. Ne var ki, burada borçlu Borçlar Kanunu md. 62’de öngörülen ilke hilafına “Kendini borçlu sanarak hataen ödeme yaptığını ispatla yükümlü değildir”. Bunun nedeni, ödemenin icra zoru ile yapılmış olmasıdır. Geri alma davasının amacı, davacının ödeme emrine itiraz etmemesi ya da edip de itirazının kaldırılmış olması sebebiyle aleyhine kesinleşen icra takibi dolayısıyla, cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı ve fakat gerçekte borçlu olmadığı bir paranın geri alınmasını sağlamaktır. Çünkü ödeme emrine zamanında itiraz edilmemesi ya da edilip de itirazın kaldırılması üzerine ödeme emrinde yazılı miktarın ödenmesi ile taraflar arasındaki uyuşmazlık sadece icra hukuku yönünden sonuçlanır. Maddi hukuk yönünden ise uyuşmazlık kesin olarak sona ermiş olmaz. Görülüyor ki maddi hukuk yönünden bir eda davası niteliğindeki bu davanın konusu, öncelikle ödeme emrindeki
alacağın aslında var olmadığı ya da hukuken borçluyu ilzam eder nitelikte bulunmadığı yönlerinin ispatı ile ilgilidir.
Şu halde borçlu, Postacıoğlu’nun (1958 – s.194 ) da belirttiği gibi:
“Alacaklıya karşı hiçbir surette borçlanmadığını bu davada ileri sürebileceği gibi, borçlanmış olsa bile, bunun butlan sebeplerinden biri ile sakatlanmış (mâlul) olduğunu veya borcun itfa edildiğini ve binaenaleyh hukuken mülzem olmadığı bir parayı ödemiş olduğunu dermayen edecektir.”
Yukarıda belirtildiği üzere doktrin ve Yargıtay kararları ışığında istirdat davasının takip hukuku ve maddi hukuk açısından şartları karşımıza çıkmaktadır. Takip hukuku açısından; borcun icra takibi sırasında ödenmesi ve cebri icra tehdidi altında ödenmesidir. Maddi hukuk açısından; borçlu, hakkındaki icra takibinin kesinleşmesi ile aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır. Maddi hukuka ilişkin istirdat davasının tek şartı borçlunun borçlu olmadığı parayı ödemiş olmasıdır.
2.İSTİRDAT DAVASININ ŞARTLARI
İstirdat davasının biri takip hukukuna ilişkin, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere, iki şartı vardır. Bundan başka, davanın açılması için bir yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür.
2.1 İstirdat Davasının Takip Hukukuna İlişkin Şartları
a) Borcun İcra Takibi Sırasında Ödenmesi
İstirdat davası için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır.
Para, borçlu (veya üçüncü kişi) tarafından icra dairesinin banka hesabına İİK. Md. 9, f.1 ce ödenmiş olabileceği gibi, borçlunun mallarının haczedilip, satılması suretiyle de ödenmiş olabilir.
Yukarıda da dediğimiz gibi istirdat davasının açılabilmesi için ilk şart, davacı borçlu tarafından geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. Ödeme şeklinin nasıl olacağına ilişkin ikili bir ayrıma gidebiliriz. İlk olarak geri verilmesi istenen para borçlu tarafından veya üçüncü kişi tarafından icra dairesine yatırılabilir. İkinci olarak ise borçlunun mallarının haczedilip satılması sonucunda elde edilen paranın ödenmesidir.
Davacı borçlunun istirdat davası açabilmesi için, borç olan paranın icra dairesine yatırılmış olması yeterlidir, dolayısıyla icra dairesine yatırılan paranın davalı alacaklıya ödenmesine gerek yoktur. Ayrıca davacı borçlu istirdat davasını güvence altına almak için, paranın icra dairesi tarafından davalı alacaklıya ödenmeden önce, icra dairesine ödenen para üzerinde alacaklının alacağını ihtiyaten haczettirebilir.
İİK’nun 72. maddesinin 538 sayılı kanunla değiştirilmesinden önceki dönemde, borçlunun istirdat davası açabilmesi için, alacağın tamamen ödenmiş olması gerektiği görüşü doktrin ve Yargıtay’ca savunulmuştur. Ancak, 538 sayılı kanunla değişik 72. maddeye göre, borçlu, borcunu ödemeden önce menfi tespit davası açabileceğinden borcun bir kısmını cebri icra tehdidi altında ödemiş olan borçlu, borcun, henüz ödenmemiş olan kısmı için menfi tespit davası, ödenmiş olan kesimi için de istirdat davası açılabilir.
İİK’nun 72 maddesinin 538 sayılı yasa ile değişmesinden sonra, borcun ödenmesinden önce menfi tespit davası açılma imkanı getirilmiş olmasına göre, borcun bir kısmını cebri icra tehdidi altında ödemiş olan borçlu, henüz ödenmemiş alacak kesimi için menfi tespit davası, alacağın ödenmiş bölümü için de istirdat davası açabilir. İİK’nun 72/7 maddesinde tamamen ödeme deyimi istirdat davasının açılma koşullarından olmayıp, istirdat davası açma süresinin başlangıcı olarak kabul edilmelidir. Bu nedenledir ki, mahkemenin borcun tamamen
ödenmediği nedeniyle istirdat davasının açılamayacağı görüşü yasa ve bu konuda kararlılık kazanan Yargıtay karaları ve bilimsel öğretiye aykırıdır. Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere İİK m. 72/f.7 de yer alan paranın tamamen ödenmesi deyimi istirdat davasının açılma şartı olarak değil, bir yıllık istirdat davasını açma süresinin başlangıcı olarak kabul etmek gerekir. Her ne kadar İİK. m.72/f.7’ de ‘parayı tamamen ödemek’ ten söz edilmekte ise de bu deyimi istirdat davasının açılması şartı olarak değil, bir yıllık istirdat davası açma süresinin başlangıcı olarak anlamak gereklidir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki borçlunun borcu ödemeden önce menfi tespit davası açma hakkı olduğundan, borcun bir kısmını cebri icra tehdidi altında ödemiş olan borçlu, henüz ödenmemiş alacak kesimi için menfi tespit davası, alacağın ödenmiş olan kesimi için de istirdat davasını aynı davada (aynı dava dilekçesi ile) açabilecektir.
b) Borcun Cebri İcra Tehdidi Altında Ödenmiş Olması
Bu ödemenin, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da itirazının kesin olarak kaldırılmış olması yüzünden yapılmış olması gerekir. Yani, borçlunun, ödeme emrine itiraz etmemesi veya itirazının kaldırılması nedeniyle, kesinleşen icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek doğruca (nakden), gerek mallarının haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.
Buna karşılık, borçlu bu parayı daha yedi günlük süresi içinde icra dairesine ödemişse, burada borçlu istirdat davasını açamayacaktır. Çünkü, borçlunun henüz itiraz etme (bununla icra takibini durdurma)imkanının bulunduğu bir dönemde yapmış olduğu ödeme, cebri icra tehdidi altında yapılmış bir ödeme değildir. Bu halde borçlu TBK md. 78’ e göre sebepsiz zenginleşme davası açabilecektir.
İtirazı geçici olarak kaldırılan ve yedi gün içinde borçtan kurtulma davası açmamış olan borçlu da, istirdat davası açabilir. Buna karşılık, borçtan kurtulma davasını kaybeden borçlu istirdat davası açamaz. Bunun gibi itirazın iptali davasını kaybeden borçlu da, istirdat davası açamayacaktır.
2.2 İstirdat Davasının Maddi Hukuka İlişkin Şartları
Davacı (borçlu), istirdat davası açabilmek (yani istirdat davasını kazanabilmek) için, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı bir parayı, (hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması nedeniyle), cebri icr tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmalıdır.Borçlunun maddi hukuk bakımından (aslında) borçlu olmadığına birkaç örnek vermek gerekirse ;
i. Borçlunun alacaklıya hiçbir şekilde borçlu olmaması, borcun daha önce ödenmiş(itfa edilmiş)olması, borç doğuran sözleşmenin feshedilmiş (bozulmuş) olması,sözlşmenin hata,hile veya ikrah (yanılma, aldatma, korkutma) nedeniyle geçersiz olması, icra takibinin dayanağı bononun teminat bonosu olduğu v.s
Zamanaşımına uğramış bir borcun ödenmesi için verilen şey geri alınamaz. Buna göre, borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup itirazında veya icra mahkemesinde zamanaşımını ileri sürmemişse kesinleşen icra takibi nedeniyle cebri icra tehdidi ile ödemiş olduğu zamanaşımına uğramış paranın geri verilmesi için istirdat davası açamaz.

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir